Ben tıpkı yaşıtlarım gibi istekleri ve idealleri olan, kırklı yaşlarda bir adamım. Fakat benim hayatım diğerlerininkinden oldukça farklı. Haftada üç kez diyalize giriyorum. Kronik rahatsızlığı olan biri olarak, daima bana keyif veren şeylerin peşinden koşuyorum. Öğrendim ki hayat çok kıymetli ve ben, kelimenin tam anlamıyla, mutlu geçen her ana sonsuz değer veriyorum. Ancak tüm bunlardan öte, ne kadar zorlayıcı olursa olsun ben, uğruna mücadele ettiği hedefleri olan, kararlı biriyim. Bugünlerde hedeflerden bahsetmek yaygın bir eğilim. Bu hedeflerin nasıl konulması gerektiği ve onlara ulaşmak için neler yapılması gerektiği de. Hatta bazı insanların kişisel gelişim üzerine eğitimlere katıldığı, konuyla alakalı olarak yoğun bir şekilde okuma yaptığı ve uzmanlardan tavsiye aldığı da oluyor. Doğrusu, aynı hastalığı paylaştığım siz değerli arkadaşlarım, söz konusu rüyaları gerçeğe dönüştürmek olduğunda dünyanın en iyi koçunu şahsen tanıyorum. Bu koçun adı Pisi ve o oldukça motive olmuş bir...kedi.
Genç bir yaşta, hayatta başarmak için önüne koyduğu her engeli geçti: yaşayacak sıcak bir yuva, yiyecek lezzetli mamalar ve kendisini sevecek birini buldu. Pisi ve ben birkaç sene önce tanıştık ve arkadaşlığımızın sürdüğü bu zaman süresince bana hedeflerime ulaşmamda ne kadar çok şey öğrettiği konusunda sık sık oturup düşünürüm. Evet sevgili arkadaşlar, ben kedimden çok ama çok fazla şey öğrendim.