Bir adam, birden fazla anlam: Evhemodiyalizi hakkındaki deneyimleri

Pek çok diyaliz hastası NephroCare diyaliz merkezindeki çalışanlar ve diğer hastalarla sosyalleşmenin tadını çıkarırken bazıları da ev hemodiyalizinin esnekliğini tercih ediyor. İşte bu hastalardan biri de Serdar Kabaş. Kendisi ile hayatını ve ev hemodiyalizi ile ilgili yaşadığı bütün tecrübeleri hakkında konuştuk.

Hoşgeldin, Serdar! Bize biraz kendini tanıtır mısın?

14 Haziran 1975 İstanbul doğumluyum. Asıl memleketim İzmir/Buca. Öğrenimimi İstanbul'da tamamladım. Eğitim hayatım boyunca tüm tatiller dahil durmadan çalıştım. Pazarda su satmaktan tutun da tornacılığa kadar ne iş olsa yaptım. Ticaret lisesini bitirdikten sonra yapabileceğim en ideal mesleğin Muhasebecilik olduğuna karar verdim. Sonrasında eğitimime üniversite ile devam ettim ve akabinde de Mali Müşavir olmaya hak kazandım.

Böbrek hastalığı ile ne zaman tanıştınız ve ev hemodiyalizine nasıl başladınız?

Çalışma hayatına başladıktan sonra doktorum böbrek yetmezliğimin olduğunu ve diyalize başlamamın gerektiğini söyledi. Teşhisten 3-4 ay sonra eşimle anlaşmalı bir şekilde ayrıldım. Daha sonra annemle ve kedim Gümüş ile birlikte mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamaya başladım. 3 ay klinikte diyalize devam ettikten sonra ev hemodiyalizi ile tanıştım. Ev hemodiyalizi için 2 aylık bir eğitim sürecinden geçtim. Ve Aralık 2013 itibariyle ev hemodiyalizine başladım.   

Diyaliz tedavisinin hayatınızın bir "parçası" olabileceği düşüncesini nasıl kabullendiniz?

Diyaliz hayatımızın bir parçası oldu çünkü yapılabilecek başka birşey yoktu. Daha diyaliz tedavisine başladığımda vaktimin çoğunun klinikte geçtiğini düşündüm. İşime ve kendime yeterli vakit ayıramadığımı düşünüp ev hemodiyalizine geçmeye karar verdim. Ev hemodiyalizi ile kısıtlamalardan kurtulmuş oldum ve hayata yeni bir başlangıç yaptım.

Bir ev diyalizi hastası olarak yolculuğunuzda karşılaştığınız en büyük güçlükler nelerdir? Onların üstesinden gelmek için size ne yardımcı oldu?

Klinik diyalize başladığım zamanlarda en büyük korkum iğnemi takıp takamayacağımdı. Ancak zamanla bu konuda pratik kazandım. Hatta kendi kendimin doktoru olduğumdan dolayı hemşiremin iğne takışını bile beğenmez hale geldim. Yine klinik diyalizi döneminde en büyük sorunlardan bir tanesi de zaman kaybıydı. Yolda ve klinikte kaybettiğim zamanlardan dolayı işimi aksatır olmuştum. Hatta sosyal hayatım da kısıtlanmıştı. Klinikte diyalize girdiğimde birçok yan etki yaşıyordum. Ağrılar, kramplar, tansiyon sorunları, şeker oranının dengesizliği gibi. Ev hemodiyalizine geçtiğim ilk zamanlar ise uykusuzluk ile mücadele ediyordum. Gece uykuda diyalize girerken iğnenin çıkabileceği korkusu ile uyuyamıyordum. Ama daha sonrasında bunu atlattım ve çok rahatladım.

Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz, hobileriniz nelerdir?

Forex oynuyorum. Küçük miktarlarda, az risk alarak az da olsa kazanç sağlıyorum. Eğlenceli ve heyecanlı bir aktivite. Forex sayesinde doğrudan bir şekilde ekonomi ile ilgili gelişmeleri de takip etmiş oluyorum. Ayrıca Ipad’imle macera oyunları oynamayı, araba kullanmayı, masa tenisi oynamayı, tavla ve okey oynamayı ve müzik dinlemeyi seviyorum. Bunun dışında klinikten arkadaşlarımla hafta sonları farklı şehirler-yerler gezmek için turlar düzenliyoruz.

Varsa, kişisel ''motto''nuz nedir?

Dürüstlüğüm benim mottom. Kişiliğimin en güçlü yanı diye düşünüyorum.

Evde hemodiyaliz, Serdar gibi yaşam tarzı ve alışkanlıklarına sahip hastalar için daha uygun bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi seçeneği sizin de ilginizi çekiyorsa lütfen nefroloğunuz ile görüşün.     

Hikayesini bizimle paylaştığı için Serdar Bey'e çok teşekkür ederiz.